Biz Türk milleti olarak talihsiz bir millettik. Başımızda oturanlar veyahut ayrı ayrı bölgelerde devletler kurmuş olan hanedanlar Türklüğü değerlendirmemişlerdi. Fetih'ten fetihe koşturdukları, devleti ve bayrağı için canını veren ailesini bile düşünmeyen kahramanların mensup olduğu Türk milletinin değerini bilmemişlerdi. İttihat Terakki iktidarına kadar ne Türkistan'daki, ne Kırım'daki, ne Kafkasya'daki, ne Azerbaycan'daki, ne de Türkiye'deki Türk asıllı sülalelerin başındakilerin hiç birinde Türklüğü değerlendirmek, savunmak, refaha oturtmak, devletinde hakim kılmak, onun milli münevverliğini yetiştirmek hiçbirinin aklına gelmemişti. İktidar oldukları günden harbi kayıp ettikleri güne kadar ömürleri savaşlarda geçen İttihat Terakki iktidarı ise Anadolu'ya gelişimizden bin seneye yakın bir zaman sonra Kurtuluş Savaşı'nı başlatan ve zaferle sonuçlandıran subaylarla birlikte bir avuç da olsa milli münevver yetiştirmiş, Türklük duygularını himaye etmiş ve bu subayların içindeki Mustafa Kemal'e Türklüğü savunmayı, Türk milliyetçiliğini devlet felsefesi yapmak ruhunu vermiştir.